Aşık olmak ve sevmek şimdi her insan için tanımı mümkün olmayan, dünyadaki en kuvvetli hislerden ikisi. Kalbimizi adeta yerinden çıkaran, midemizde kelebekler uçuşturan bu hoş duyguyu, aşık olmayı tatmak pek çoğumuzun büyük bir istekle beklediği, istediği bir şeydir. Ancak bunun herkes için bu biçimde olduğunu söylemek pek de mümkün değil. sebebi tam olarak bilinmese de aşık olmaktan korkmak manasına gelen filofobi, fazlaca sayıda insanın yaşadığı ve toplumsal hayatları büyük ölçüde etkileyen bir fobi çeşidi. Haydi bu biçimde neymiş filofobi, biraz yakından anlatalım…
Her insan hayatının aşikâr bir noktasında aşık olma endişesiyle karşı karşıya kalır. Ama aşık olma ya da bir bağa başlayıp onu sürdürmek konusuna ileri seviyede bir kaygı haliyle bakmak filofobi olarak tanımlanıyor.
Pek çoğumuz makus ve sancılı biten bağlantılarımız daha sonrası tekrar aşık olmamaya yemin eden bir biçimde bulabiliriz kendimizi. Birden fazla vakit bu süreksiz bir durum olur, kendimizi toparladıktan daha sonra sevgiyi ve aşkı bir daha hatırlarız. Ama kimi durumlarda bu durum bu kadar küçük ölçekte kalmaz ve ileri seviyede telaş bozukluğu ile endişe hali baş göstererek fobi halini alır.
Aşık olmaktan korkmak da tam olarak bunu tanım eder ve filofobi olarak isimlendirilir.
Filofobi, sözünün etimolojisine baktığımızda elbette Yunancaya dönüyoruz yüzümüzü.
Tahmin edebileceğiniz üzere bu söz Yunancada aşk ya da aşık olmak manasına gelen ‘philos’ ve kaygı manasına gelen ‘phobos’ sözlerinden türetilmiştir.
niçinleri ise tam olarak bilinemiyor ancak bununla ilgili birkaç teori öne sürülüyor.
Filofobi, travma ve sarsıcı bir aşık olma tecrübesi hayatış bir kişinin geliştirdiği bir fobi de olabilir yahut toplumsal ve toplumsal olarak baskı görmüş bireylerde ortaya çıkabilir. Ne yazık ki bu niçinleri tam olarak bilemiyoruz ancak genel kanı bir travma kararı gelişen bir fobi olduğu tarafında.
Semptomları ise öteki bütün fobilerde ve tasa bozukluğu durumlarında ortaya çıkan semptomlarla misal.
Kimi beşerler korktuğu şeyle karşı karşıya kalmadıkça fobi ortaya çıkmayabiliyor. Fakat ortaya çıktıktan daha sonra terleme, mide bulantısı, süratli nefes alıp verme, nefesin kesilmesi, çok bir kaygı hissi üzere belirtiler baş göstermeye başlar. olağan olarak bu semptomlar sabit değildir ve bireyden şahsa göre değişkenlik gösterir.
Ruhsal ve zihinsel olarak kişiyi olumsuz bir biçimde etkileyen bu fobi hem de kişinin toplumsal bağlantılarını de zedelemeye başlar.
Aile ve arkadaş ortamına girmekten ve hatta dışarıya çıkmaktan bile alıkoyabilir kişi kendisini.
Tıpta epey nadiren yer aldığı için kaç kişinin filofobiden muzdarip olduğu konusunda net bilgiler bulunmuyor. Ayrıyeten bir tıp terimi olarak geçmediği için de hekimlerin teşhisini koyabileceği bir kaygı olarak yer edinmiyor hayatımızda. Lakin…
Tedavisi olmayan ve imkansız, güç olan bir bozukluk değil filofobi. Çünkü fobiler temelinde bir korku bozukluğu olduğu için uzmanlar ve doktorlar gerekli gördükleri tedavi ve terapi usulüyle filofobiden muzdarip şahısları sıhhatine kavuşturabilirler.
Bu niçinle bu fobinin sizde de olduğunu düşünüyorsanız uzman birinin kapısını çalmakta gecikmeyin!
Her insan hayatının aşikâr bir noktasında aşık olma endişesiyle karşı karşıya kalır. Ama aşık olma ya da bir bağa başlayıp onu sürdürmek konusuna ileri seviyede bir kaygı haliyle bakmak filofobi olarak tanımlanıyor.
Pek çoğumuz makus ve sancılı biten bağlantılarımız daha sonrası tekrar aşık olmamaya yemin eden bir biçimde bulabiliriz kendimizi. Birden fazla vakit bu süreksiz bir durum olur, kendimizi toparladıktan daha sonra sevgiyi ve aşkı bir daha hatırlarız. Ama kimi durumlarda bu durum bu kadar küçük ölçekte kalmaz ve ileri seviyede telaş bozukluğu ile endişe hali baş göstererek fobi halini alır.
Aşık olmaktan korkmak da tam olarak bunu tanım eder ve filofobi olarak isimlendirilir.
Filofobi, sözünün etimolojisine baktığımızda elbette Yunancaya dönüyoruz yüzümüzü.
Tahmin edebileceğiniz üzere bu söz Yunancada aşk ya da aşık olmak manasına gelen ‘philos’ ve kaygı manasına gelen ‘phobos’ sözlerinden türetilmiştir.
niçinleri ise tam olarak bilinemiyor ancak bununla ilgili birkaç teori öne sürülüyor.
Filofobi, travma ve sarsıcı bir aşık olma tecrübesi hayatış bir kişinin geliştirdiği bir fobi de olabilir yahut toplumsal ve toplumsal olarak baskı görmüş bireylerde ortaya çıkabilir. Ne yazık ki bu niçinleri tam olarak bilemiyoruz ancak genel kanı bir travma kararı gelişen bir fobi olduğu tarafında.
Semptomları ise öteki bütün fobilerde ve tasa bozukluğu durumlarında ortaya çıkan semptomlarla misal.
Kimi beşerler korktuğu şeyle karşı karşıya kalmadıkça fobi ortaya çıkmayabiliyor. Fakat ortaya çıktıktan daha sonra terleme, mide bulantısı, süratli nefes alıp verme, nefesin kesilmesi, çok bir kaygı hissi üzere belirtiler baş göstermeye başlar. olağan olarak bu semptomlar sabit değildir ve bireyden şahsa göre değişkenlik gösterir.
Ruhsal ve zihinsel olarak kişiyi olumsuz bir biçimde etkileyen bu fobi hem de kişinin toplumsal bağlantılarını de zedelemeye başlar.
Aile ve arkadaş ortamına girmekten ve hatta dışarıya çıkmaktan bile alıkoyabilir kişi kendisini.
Tıpta epey nadiren yer aldığı için kaç kişinin filofobiden muzdarip olduğu konusunda net bilgiler bulunmuyor. Ayrıyeten bir tıp terimi olarak geçmediği için de hekimlerin teşhisini koyabileceği bir kaygı olarak yer edinmiyor hayatımızda. Lakin…
Tedavisi olmayan ve imkansız, güç olan bir bozukluk değil filofobi. Çünkü fobiler temelinde bir korku bozukluğu olduğu için uzmanlar ve doktorlar gerekli gördükleri tedavi ve terapi usulüyle filofobiden muzdarip şahısları sıhhatine kavuşturabilirler.
Bu niçinle bu fobinin sizde de olduğunu düşünüyorsanız uzman birinin kapısını çalmakta gecikmeyin!